arapça mı o

barış'la paris'te takılırken bi marché'ye denk geldik. içinde balıkçı, peynirci, ayakkabıcı, ayaküstü likör-kahve-konyak vs iç, kendi tırtığını tezgaha koy ye'ci bi dükkan filan vardı. o dükkancıkta takılırken espresso makinesinin düğmeleri arapça gibi gözüktü gözüme. ama kahve fincanı ikonlarının yıpranmış hali aslında.

Hambıl Tasarım

Baris'la kahve kavanozu alacaktik. Evde aslinda bi bos zeytin kavanozu vardi ama ambalaji sokulunce yapsakli olmustu oralari, guzel gozukmuyodu. Baris'i yeni kavanoz almamaya ikna ettim, ben sana guzel kavanoz yapicam bak diyerekten. Sonra guzel kavanoz yapacagimi filan unuttum, birkac hafta dandik kavanoza koyduk kahvemizi. Sonra Baris e hani sen kavanoz yapacaktin dedi, ha evet ya tam da bugun yapcaktim ben onu dedim (dev yalan) ama yaptim da, iste bu. 
Bence tam biz gibi bi kavanoz oldu bu, ben yaptim diye diyorum gayet begendim.

mini pond

bu yapraklari da bangkok'ta yerde buldum, bi kasenin icinde suya koyup masamda kendime mini pond yaptim. oda spreyi gibi kokuyolar.

--
\o/           \o/
  II    \o/     II
         II
/````````````````````\

kirpi yatagi

Bu yapragi Balcova'da yururken yerde buldum. Icine kirpiler yuva yapmis gibi, dev sevimlilik in a nutshell <3

--
\o/           \o/
  II    \o/     II
         II
/````````````````````\