yokluk



kirlikucu'ya ismail'i hep mutlu mutlu anacagim fotograflarla koymak isterdim ama artik oyle degil ne yazik ki. artik aramizda degil cunku depresyona yakalandi, iyilesmeye calisti, ama iyilesemedi. her ne kadar bunu kendisi secmis gibi gozukse de aslinda o secim onun saglikli beyninin yaptigi bi secim degildi. kanser nasil ki olumcul bi hastaliksa, yakalanip iyilesemediginde bazi organlarin zarar goruyor ve olebiliyorsan depresyon da aslinda olumcul bi hastalik, iyilesemediginde beyninin saglikli karar alma mekanizmasi zarar goruyor, mantikli secimler yapamiyorsun ve olebiliyorsun. insan nasil en temel icgudusu olan hayatta kalma icgudusune karsit bi hareket yapabilir diye dusunuyordum ama hastalik agir bastigi zaman artik secim diye bir sey soz konusu olmuyor. kansere yakalanmis bi insan icin "neden ne olursa olsun yasamayi secmedi ki?" demek ne kadar anlamsizsa, agir depresif bi insan icin ayni soruyu sormak da bir o kadar anlamsiz sanirim. o yuzden ismail aramizdan ayrilmayi bilerek secmis bi insan degil benim gozumde, sadece kotu bi hastaliga yakalanip iyilesemeyen bi insan.

yakin cevremde calisma azmini en cok takdir ettigim insanlardan birisiydi. tikir tikir ve akillica calisirdi, hep ona ozenirdim. akordeonunu ilk aldigi zamanlarda onun evindeyken bi kere denemek icin akordeonunu calmistim ve aletin sesini cok begenmistim, sonra ben de akordeona baslamak istedim. bana da bi tane almak icin birlikte gezinmistik, birinci el akordeonlar nasil da essek gibi pahaliymis diye birlikte sasirmistik. sonra onun bulgar gocmeni akordeon hocasindan bana ikinci el bi tane aldik, o da benimkinin sesini cok sevmisti. evimize geldigi her zaman da direk akordeonumu eline alir yeni ogrendigi seylerden calardi, en cok da yesil cimen uzerinde'yi calmasini severdim, onu caldirirdim ismail'e. benim akordeonu ilk aldigim gun bana notalari da ogretmisti. notalari en guzel anladigim zaman da ismail'in ogrettigi zamandi, her seyi tane tane cok guzel ogretebiliyodu. benim ellerim kucuk diye akordeonun kayisi bol geliyodu, onu kisaltacak bi tane akordeon tamircisi bulmustum bostanci'da, ismail baris ben hem moda sahilde tembellik yapmak icin hem de aleti tamire goturmek icin akordeonla birlikte karsiya gecmistik. kirlikucu'da o gunun de bi fotografi var waldo ismail, akordeonum ve baris'in cigdem sevgisi diye. sonraaa biscotti'yi cok severdi, bize geldigi zaman bi suru biscotti'yi nam nam nam nam nam nam yemisti seve seve. cigkofteyi de severdi, misir patlatirdim, birlikte game of thrones izlerdik. onla bulusup biseyler yapip evlere dagildiktan sonra da baris'la birbirimize "ismaille daha cok goruselim" derdik, cunku genelde birbirimizi biseyler hakkinda heveslendirirdik, hosumuza giderdi oyle olmasi. ama ismail benim gibi bos bi insan olmadigi icin genelde baska guzel mesgaleleri de olurdu. onun en depresif zamanlarinda urettikleri bile benim en mutlu zamanlarimda uretebildiklerimden coktur.

onun artik hic ama hic olmamasi boyle capcansiz durmasi bana cok garip geliyo. ona sarki yollamak istesem yollayamiycam, ismail abiiiiii! diye bagirmak istesem bagiramiycam, ne kadar istersem isteyeyim hic olmiycak, sifir. keske biseyler yapabilseydim ve yine aramizda olsaydi.

5 comments:

  • telonia | December 25, 2013 at 12:55 AM

    "başınız sağolsun" boş bi laf, ama yine de, başınız sağolsun..

  • Unknown | December 25, 2013 at 3:46 PM

    Ne güzel yazmışsın Aslı, kalemine sağlık. Ben de son yazdıklarını çok düşündüm. İsmail abiii desem, uzaktan bana Hüooop! diye seslenmeyecek. Ah İsmail ah...

  • Onur Dikmen | December 25, 2013 at 6:46 PM

    Ismail'le her görüsme sonrasi daha yaratici hissetmis, hayat enerjisi katlanmis olmak, ister istemez "veremeden hep mi aldik?" diye sogulatiyor. Onu düsünmek hala yükseltiyor beni. Umarim o da iyidir ve hala üretiyordur..

  • Anonymous | December 26, 2013 at 3:27 PM

    Depresyonu tetikleyen neden neydi? Eksi sozlukte ev arkadasinin intihari denmiş.

  • Unknown | December 26, 2013 at 7:57 PM

    Merak ettiğim İsmail'in hiç bir ilaç almadan mı böyle yaptığı yoksa antidepresan alıp da mı intihar ettiği. Bunu şunun için soruyorum, antidepresanların sağlıklı insanlarda bile intihar düşüncesi yaratabildiğine dair araştırmalar var ve araştırmak isterseniz David Healy, Peter Breggin, Robert Whitaker ve Joanna Moncrieff'in makale, kitap ve videolarını araştırabilirsiniz. Özellikle Peter Breggin'in Medication Madness adlı kitabında daha önce hiç şiddet geçmişi olmayan kişilerin antidepresan etkisi altında işledikleri suçlar, cinayetler ve intiharlar anlatılıyor. Benzer şekilde Robert Whitaker Anatomy of an Epidemic kitabında psikiyatrinin yukarıda anlatılan depresyon inancını topluma nasıl aşıladığı anlatılıyor. Ve eğer İsmail gibi değerli ve hiç yoktan intihar etmiş başka kişilerin hayatlarını okumak isterseniz, Iris Chang hakkında annesinin yazdığı The Woman Who Could Not Forget adlı kitap var. Almanya'dan depresyona fırsat vermemek için Zoloft ilacını alıp 2 hafta içerisinde intihar eden Monika Kranz'ın hikayesi var. Rica etsem birisi İsmail'in ilaç alıp almadığı konusunda beni bilgilendirebilir mi? Başınız sağolsun.

Post a Comment